yeniden öğrenci olmak. iko ile konuşurken bir dakikamı aldı beni ikna etmesi. ikna da değil de, neden olmasın demem. bugün de haber verdiğimde kayıt olduğumu, o da dedi, üçüncü üniversitesine kabul edilmiş. ekledi “sanki hiç işimiz yokmuş gibi…” haklı. ama ben de o da hem iyi bir mücadele seviyoruz, öğrenmeyi zaten hep… we love a good challenge!
bu sabah new order ile başladım, devam da ediyorum. elegia, özlediğim notalardan, price of love filan bağıra bağıra söylüyorum. kahvem, kronotrop’un etiyopya allona, yıkanmış. tam bir ağız dolduran sabah kahvesi benim için. biraz da gramı yüksek demledim, evet gene… pazartesi yemeği gerdan olacak gibi, neli olacağını şu an bilmiyorum. ona tenis öncesi için salumi ve hardallı sandviç yapıp götüreceğim, biraz da üzüm.
üzüm demişken, bu sene vakitsizlikten daha güz pazarlarına gidemedim, ama etrafta çavuş üzüm yok. çekirdeksiz üzüm var ama çavuş yok. levent, hiç görmedim dedi. erikler neden çeşitsiz böyle dediğimde de, kimsede tat yok diyor. alt metin, alsam kimse almayacak ben de almıyorum demek. hakikaten düşününce bu sene levent’in o çeşit çeşit tezgahı çok yalın görünüyor.