tarif yok bu yazıda, baştan söyleyeyim de sonra vaktimi aldın diye kızmayın…
neden neden neden…
yemek ile hayatında ilgisi olmayan insanlar sadece yemek ve kendileri popüler diye, çevreleri var diye yemek ile ilgili ahkam kesmeye ve heryerde yazmaya başladılar. peki yazdılar, herkesin hakkı. nerede okuyoruz? gazetelerde, dergilerde, heryerde… neden? kim o? ne anlar yemekten? eline bir biber almış mi şimdiye kadar? hem de sanki onun önerisi uyalım herşeyi o bilir havası nedir? o yüzbinlerce okura ulaşan dergilerin yemek yazan kişileri, nasıl bir kritik olunur, yemek nasıl pişirilir, malzemesi iyi midir, görsem kabağı tanır mıyım diye düşünmeden yaz sen! yaz zaten okuyan var. zaten türkiye’de kolay, herşey kolay… editör olsa da basmasa o yazıları, olmamış, dese, yanlış…
peki onların yazdığı mekanlardan kaç tanesinden hüsranla çıktım? para bir yana vaktime yazık değil mi? sen heryere yıldızlar dağıt, ben hüsrana uğrayayım! oldu! senin hesabını yazdığın kurum ödesin, benimkini ben. sen kötü olma kimseyle, sen hep iyi yaz! zaten ayırdedemezsiniz, ben yazarım iyiyi kötüyü… kafeler restoranlar bir adım ileriye gidemiyorsa senin de bunda suçun var, unutma yalnız!
hatta o kadar süper meşhursunuz ki maillara bile cevap vermekten acizsiniz. bir de tarif yazanlar var, o tariflerin nereden alındığını ben biliyorum, okuyorum, büyüüük bir kütüphanem var, kaynak göstermek bu kadar zor mu? şundan etkilendim, şu tarifi kopyaladım yazmak? kopyacısın ve emeğe değer vermeyensin işte.
diğer tarafta…
twitter’daki yazışmalarımda yotam ottolenghi’de, nigel slater’da, elisaberth luard’da bana cevap veriyorlar. yurtdışında sevdiğim diğer pek çok şef ile de arada tweetleşiyorum. beklemememe rağmen çoğundan da cevap alıyorum… eee, ne olmuş ki diyebilirsiniz. devam edeyim, takip ettiğim ikiyüzden fazla uluslararası blog, online yayın, dergi ıvır zıvır var, hepsinden birşey öğreniyorum. hatta yurtdışında gezeceğim zaman yaptığım araştırmalarda yazılan mekanlara gidip çoğundan da hakkıyla yazpılmış yemekler yiyerek çıkıyorum. neden mi? çünkü ne yazdıklarını biliyorlar, çünkü eleştiriyorlar, çünkü onların yazıları restoran sahipleri için de önemli. çünkü onlar eleştiriye açık, gelişmeye de. çünkü onlar biz burada çıktık, burası bize beş yıldız verdi, sen ne bilirsin ki demiyor, o tutumu sergileyemiyorlar!
siz aman kötü olmayın, yorulmayın da, aman ha, siz bildiğinizi yazın, ben de!