garsonlarınızı eğitin!

garson nedir? garson, işletme ve müşterisi arasındaki en temel köprüdür! işletmenin yüzüdür, işletmeyi misafire temsil eden kişidir. işletmenin ciddiyetini, duruşunu, bilgisini, kendi deneyimi ve sunuş kabiliyetini de ekleyerek misafire aktaran kişi-dir!… filan filan.

bugün eataly, 19 aralık, 2013, saat 3 civarı.
ben: günün antipastilerinin ne olduğunu öğrenebilir miyim…
garson: yeşil fasulyeli ve ton balıklı.. (o arada dinlemeyi bırakmıştım, ton balığı ve yeşil fasulyeyi duyunca, birşeyler daha söyledi, sanırım ton balıklıydı gene, ve  rus salatası…)
ben: teşekkürler, o zaman pasta al pomodoro -domatesli makarna- istiyorum ama lütfen acı yapar mısınız… (arrabiata yoktu menüde)
garson: maalesef efendim. – vücut dilini anlatmam lazım burada, ben hayatımda ilk defa eataly gibi biryerde makarna yiyeceğim, o herşeyi biliyor, çok da vakur bir şekilde bana kibar ama bilmişçe bakarak, adeta acıyarak açıklamalarda bulunuyor, beni slow food’un peperoncini’ye yaklaşım felsefesi ile aydınlatacak, haberim yok!-
ben: neden?
garson: efendim, slow food felsefesine uyuyoruz ve onun için herşey mevsiminde oluyor, organik ürün kullanıyoruz…- gibi kelimeler ve garip cümleler söyledi, sanırım sinirimden hepsini dinleyemedim veya bloke ettim beynimi… garip birkaç saniyeydi. beynimde ben çoktan kalkmıştım o masadan, aç da değildim artık.

… sonrası aslında mühim değil.

duyduğum kelimelerden, garsonun tavrından, bilmemezliğinden, çok bilmişliğinden, fasulyeden, ton balığından, sibel ve güvenç’in gelmeyen biralarından (yazık ki ikisi de yemeğini bitirdiklerinde biraları geldi, hatta eh, artık tatlı niyetine dedik, cevap alamadık bu trajik espirimize, hatta özür de!) garsonların panayır yerinde dolaşırmış gibi müşterileri bastıracak ses ile kendi aralarında konuşmalarından, içecek birşey ister miyim onu bile sormamalarından, sen yokmuşsun gibi cep telefonu marka modeli ile ilgili yüksek ses ile muhabbet etmelerinden…  pizzanızı lütfen elinizle yiyin diye yazılan bir menü üzerine dilimlenmemiş gelen pizzadan, kalın kenarlarını kesmeyen bıçaktan… onu dürüm olarak mı yiyecektim, ben bilmiyor, ben yabanciii. herşey muhteşemmiş gibi masadan kalktıktan sonra yanımızda biten, memnun kalıp kalmadığımızı ölçer kişiden…

ama herşeyden önce garsonun o zavallı cevabı… ona birşey öğretmeyen, öğrettiyse de kontrol etmeyen yönetici kadrosuna bu laflarım… ha, ama herkes herşeyi biliyorsa, affola, ben bilemedim!

yer, tom’s kitchen, geçen hafta…
müf: eggs benedict istiyorum.
garson: o sostan kalmadı efendim…

garsonlarınızı eğitin!

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *