londra güncesi

özlem gidermek kolay değil londra ile. nereye gideceğimi bilemiyorum. yeni yerler mi keşfedeyim -kaldıysa onca yıldan sonra- yoksa sevdiğim yerlere mi gideyim. ortasını bulmaya çalışırken, bir de Jazz festivali arasına düş, bir de British Museum’da Hoshino Yukinobu’nun sergisi olsun ve kitabı satılsın… dedim ya londra bu…

acaip yemek rezervasyonlarım var gene, aslında bugün başladı ama hayal kırıklığı ile birlikte. tabii her yemek çok iyi olacak diye birşey yok ama sınırlı gün ve tat skalam da işi biraz zorlaştırıyor. neyse kokteyller çok başarılıydı, yemeğin üzüntüsünü örttü. bir kokteyl  bin kusuru örtermiş.

aşçının salak sesi: ara kabloyu unuttuğum için kablo alana kadar fotoğraf yok. aşçının mutlu sesi: green park’ın yanında kalınca o muhteşem sonbahar renkleri ile bezeli durumdayım, ah ah!