mimoza ve ekşi maya

Ev çok uzun bir süre ekşi maya koktu ama ben uyanıp, mutfağın ısısının yetersiz olduğunu anlayana kadar, maya yandı bitti kül oldu misali bir hal aldı.
Ama o inatçı ben daha inatçı! devamlı besledim gece gündüz, kaloriferin yanına park manzaralı bir sandalyenin üzerine bile koydum. Sevdi manzarayı! Bereketlendi. Barıştık. Ama olduğuna inandığım zamanda organik beyaz un bulmaya vaktim olmadı. Besleye besleye evdeki unlar bitmişti. Şimdi buzdolabında manzara seyrediyor. Bakalım fırın manzarasına ne zaman geçecek…

İlkbaharla birlikte cemre düşecek toprağa ve hepimiz bereketleneceğiz.
Enerjisi negatifliğin sınırlarını zorlayan bir insanla başlamış olsam da ilkbahara, evimin huzuru geri gelince ben de sıyrıldım.

Bir vazo ve bir demet mimoza. Evdeki koku, ne tasa bıraktı ne de…

Babylon Dergi’de artık yemek yazmaya başladım. 3. sayısından itibaren. Üç uğur getirir bana. Hep olacak yazım orada. Ne güzel.
Sevmediğim yemek dergilerinde yer alacağıma, sevdiğim müzik dergisinde yer almak pek güzel.

Güzel oluşumlar içine girdiğim bu ay, yeni bir işe daha maya tutuyorum. Ne olduğunu sonra açıklayacağım. Ama mutlu ediyor beni düşündükçe, bu bile yeter! İlkbaharla birlikte cemre düşecek toprağa ve hepimiz bereketleneceğiz.
Zaten ne lazım ki insana? Ekmeğini paylaşacak bir dost ve yanan bir ocaktan başka?