her şeye iyi gelen tek şey su, yani deniz…

keyfim yoksa, iki çok sevdiğim şeyi doping niyetine yaparım, Eminönü tarafı ve vapur!
Bugün yine öyle oldu, fotoğraf makinamı yüklenip, vapurla karşıya geçtim. Gün çoktan başlamış, kargaşa, satıcılar, yerli ve yabancı turistler, her fotoğrafa poz veren güvercinler…

Önce Şener’in dükkanına uğrayıp, makinama ciciler aldım, güzel sohbet muhabbetten kendimi zorla çekip, yola koyuldum.

Sirkeci garı, Mısır çarşısı, Tahtakale, marputçular, dökümcüler, ara sokak, yan sokak, sol sokak neresi varsa! Ama önce Seyidhanoğlu’nda döner yedim, ayranımı içtim, deli miyimki aç karnıma dolaşacağım oraları. Et döneri ustası görebileceğiniz en asık suratlı olmasına rağmen, çalışan komiler, sandviçinizi hazırlayan ustanın ilgisi ve güleryüzü ve tabii ki yaprak dönerin tadını alınca, herkes size bir güzel gözüküyor…

aşçının sonradan eklenen notu: sonraki yıllarda ve zamnalrda da döner yedim oradan ama pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *